CanSevaL - Board
Würden Sie gerne auf diese Nachricht reagieren? Erstellen Sie einen Account in wenigen Klicks oder loggen Sie sich ein, um fortzufahren.

Kur’ân, Ölümden Niçin Bahsediyor (1)

Nach unten

Kur’ân, Ölümden Niçin Bahsediyor  (1) Empty Kur’ân, Ölümden Niçin Bahsediyor (1)

Beitrag  SeVaLCaN Mo Feb 09, 2009 4:20 pm

Kur’ân, Ölümden Niçin Bahsediyor (1)


Türkçe'de kullanılan "ölüm" kelimesinin Arapça karşılığı "mevt"tir. Mevt kelimesinin Arap dilinin en geniş lügati sayılan Lisanü'l-Arab'ta bir çok anlamlara geldiği bildirilmektedir. Ölümün mahiyetini anlayabilmek için bu anlamların bazılarını nakletmek istiyoruz.


A. Semantik Çerçeve
Mevt, hayatın zıddıdır. Meyt, ölen kişi, meyyit ise henüz ölmeyen ama ölecek olan kişilere isim olarak verilmektedir. Kur'ân'da Peygamberimize hitaben "İnnete meyyitün ve innehüm meyyitun" ayeti, "Muhakkak ki sen öleceksin, o­nlar da ölecekler" (Zümer: 39/30) anl----- gelmektedir. Araplar soğan ve sarmısağı iyice pişirmeyi "öldürmek" olarak adlandırmaktadırlar. Mevt "sükun" demektir. Bu yüzden Araplar, "Küllü men seke, mate" derlerdi. Bu cümle, her sakin olan şeyin ölmüş olduğunu ifade etmektedir. Araplar ayrıca, "Mate'n-Narü mevten" dediklerinde de, ateşin içinde hiçbir kor kalmadığını, külünün bile soğuduğunu kastederlerdi. Ayrıca, "Matet rihu" cümlesinin de, "rüzgar kesildi" anlamında kullanırlardı. Bir yerde bulunan suyu, yerin çekmesinden sonra da, bunun anlatmak için, "mate'l-maü bihazihi'l-mekani" ifadesini kullanırlardı. Bütün bunların yanında temsil ve teşbih olarak uykuya da ölüm denmiştir. Çünkü uykuda da insanın aklı ve hareketleri durmaktadır. İnsanın gelişme gücünün, hissi ve akli yeteneğinin kaybolmasına da "ölüm" denmektedir. Kur'ân akıl yeteneğinin kullanılmamasını bir ayetinde ölüm olarak nitelemekte ve "sen tebliğini ölülere duyuramazsın" demektedir. (Neml: 27/80) Uykuya hafif ölüm, ölümü de ağır uyku dendiği gibi, fakirlik, zillet, ihtiyarlık, günah da istiare olarak ölümle isimlendirilmektedir. (İbn Manzur, Lisanü'l-Arab, Darü Sadır, Beyrut, tsz, "Mevt" maddesi, II, 90-92. Ayrıca benzer anlamlar için bkz: Ragıb el Isfahani, Mu'cemu Müfredati elfazi'l-Kur'ân, Darü'l-Fikr, Beyrut, tsz, "Mevt" maddesi, s. 497.)



B. Ölüm Ayetlerinin Nüzul Ortamı
Ölüm realitesiyle hayatta olan her canlı karşılaşmaktadır. Bu yüzden cahiliye toplumu insanı da ölümü yaşıyordu. Ancak hayatın yalnızca bu dünyaya münhasır kaldığını söylüyorlardı. "Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Kimimiz ölürüz, kimimiz yaşarız. Bizi ancak zaman helak eder. Bu hususta o­nların hiçbir bilgisi yoktur. o­nlar sadece zannediyorlar." (Casiye: 45/ 24.) Bu ayet o­nların ölümü bir "adem" yani yok oluş olarak zannettiklerini göstermektedir. Nitekim o­nlar öldükten sonra dirilmeyi de açık bir şekilde reddediyorlar, böyle bir duruma inanmadıklarını söylüyorlardı: "Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (diriltileceğiz)? Bu uzak bir dönüştür." (Kaf: 50/3.) Bu ayet de o­nların ölümün toprağa dönüşmek olduğuna inandıklarına işaret ediyor.




C. İnsanın Ölü Olan Nesnelerden Yaratılması
Öldükten sonra dirilme problemi yalnızca cahiliye toplumu insanlarının değil dünyaya gelen bütün insanların problemidir. Bu bir iman meselesi olduğu halde, bunun Kur'ân'a yukarıda zikredildiği gibi akli delileri de verilmektedir. Kur'ân bu ayetlerde, öldükten sonra dirilmeye inanmayan insanların ilk yaratılışlarına bakmalarını istemektedir. İlk yaratılışta, her insanın dünyaya gönderilmesinde nasıl bir durum var ki, Allah o noktaya dikkatleri çekmektedir? Çünkü insanın ilk yaratılışı "ölü halden diriltme" şeklinde cereyan etmektedir. Bu çerçevede Kur'ân-ı Kerim'e baktığımızda yalnızca zikredeceğimiz bir ayet insanın dünyada gelmeden önce "ölü" olduğunu göstermektedir.
Bakara suresi 28. ayette Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor:

"Sizi ölüyken dirilten, sonra tekrar öldüren ve dirilten Allah'ı nasıl inkar ediyorsunuz?"
Bu ayette bizim üzerinde duracağımız cümle, orijinal ifadesiyle "ve küntüm emvaten" cümlesidir. "Siz ölüler iken" cümlesidir. Bu ayet, insanların ilk yaratılmasını "ölüler iken diriltme" olarak tespit ediyor. Burada zikredilen "emvat" kelimesi, müfessirlerin "mevt" ile ilgili görüşlerini dile getirmelerine sebep olmuştur.

Taberi'de ilgili ifadelerle ilgili değişik görüşler nakledilmektedir. Buna göre "Sizler ölüler iken sizi diriltti" ifadesi, "siz hiçbir şey değilken sizi yarattı" anlamına gelebildiği gibi; Kata'denin zikrettiği gibi, "siz babalarınızın sülbünde ölüler idiniz" anlamına da gelebilmektedir. Ayrıca ayetin zikrettiğimiz bölümüne "insanların hatırlayamayacağı kadar değersiz bir halde idiniz, yani ölü, cansız birer varlık idiniz" anlamını veren kimseler de bulunmaktadır. Taberi konuyla ilgili rivayetleri naklettikten sonra şunları söylüyor: "Bu ayet, 'Allah'a ve ahiret gününe inandık' sözünü sadece dilleriyle söyleyip kalpleriyle tasdik etmeyen kimseleri azarlamak, kınamak maksadıyla inzal buyurulmuştur. Buna göre dili ile söyleyip kalpleriyle inanmayanların, insanı ölü şeyler yaratan, sonra öldürüp tekrar diriltecek olan Allah'ı inkâr etmelerinin hayret verici bir durum olduğu ifade ediliyor." (Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerir et'Taberi, Camiu'l-Beyan an'Tevili'l-Kur'ân, Darü'l-Ma'rife, Mısır, tsz, I, 418-425.)
İbn-u Kesir, aynı ayeti "Siz yok iken, sizi varlık alemine çıkardı" şeklinde tefsir etmektedir. İbn-u Kesir'e göre, Kur'ân'daki bazı ayetler de insanın hiçbir şey değilken yaratıldığını göstermektedir.
(Ebu'l-Fida İsmail b. Kesir, Tefsirü'l-Kur'âni'l-Azim, Darü'l-Marife, Beyrut, 1983, I, 66-67.)

Razi ise, bu konuda ittifak edilen görüşün "Sizler henüz toprak ve nutfeler halinde idiniz" şeklinde olduğunu ifade ediyor. Burada "emvat" kelimesi, cansız varlıkların ismi olarak zikrediliyor. Çünkü Allah, mülk suresinde Allah, "Allah hayatı ve ölümü yaratandır" ifadesini kullanmaktadır. Burada ölümün hayattan önce zikredilmesi, ölü isminin cansız nesnelere hakiki anlamda verilebileceğini göstermektedir. Razi ise ölü isminin cansız varlıklara hakiki anlamında verilemeyeceği görüşünü taşımaktadır. o­na göre burada geçen "emvat" kelimesi bir teşbihtir. Ayetin anlamı şudur: "Sizler önemsiz varlıklar idiniz, zikre değer bir şey değildiniz. Çünkü henüz bir şey olmamıştınız. Allah sizi ihya etti. Yani gören, duyan varlık haline getirdi."
Raziye göre bu ayet, haşir ve neşrin akli deliline işaret etmektedir. Çünkü Cenab-ı Allah birinci seferde varlıklara, ölümlerinden sonra hayat verdiğini beyan etmiştir. Bundan dolayı diriltmenin ikinci seferde de vaki olması gerekir.
(Fahrü'r-Razi, Tefsirü Kebir, çev: Doç. Dr. Suat Yıldırım, Doç. Dr. Lütfullah Cebeci, Akçağ Yayınları, Ankara, 1988, II, 210-219.)
M. Reşit Rıza da, "Siz dünyaya gelmeden önce, elementleriniz dünyanın her tarafına dağılmış birer ölü idiniz. Bu elementlerin kimisi su, kimisi, kimisi toprak, kimisi gaz halinde idi. Diğer hayvanların elementleri ile sizinkiler arasında hiçbir fark yoktu. Sonra sizi çamurdan yaratarak size akıl ve idrak verdi. Diğer varlıklardan üstün bir hale getirdi." demektedir.
(M. Reşit Rıza, Tefsirü'l-Kur'âni'l-Hakim, Matbaatü'l-Menar, Mısır, h. 1346, I, 245.)

SeVaLCaN
Uzman-Üye
Uzman-Üye

Anzahl der Beiträge : 433
Alter : 43
Anmeldedatum : 30.01.09

Nach oben Nach unten

Nach oben

- Ähnliche Themen

 
Befugnisse in diesem Forum
Sie können in diesem Forum nicht antworten