CanSevaL - Board
Würden Sie gerne auf diese Nachricht reagieren? Erstellen Sie einen Account in wenigen Klicks oder loggen Sie sich ein, um fortzufahren.

Bedenin ölümü (2)

Nach unten

Bedenin ölümü (2) Empty Bedenin ölümü (2)

Beitrag  SeVaLCaN Mo Feb 09, 2009 4:31 pm

Bedenin ölümü (2)



Herseyden önemlisi, en mükemmel görünen insan bile mutlaka yaslanir ve ölür. Beklenmedik bir anda bir kazayla paramparça olabilir. Dünyadaki beden gibi, dünyanin bizzat kendisi de eksik, kusurlu, yetersiz ve geçicidir. Bütün çiçekler mutlaka solar, en güzel yiyecekler çürür, bozulur, kokusur. Tüm bunlar bu dünyaya mahsus eksik ve kusurlardir. Bizlere taninan kisa dünya hayati da, tasidigimiz beden de Allah'in çok kisa bir süre için verdigi geçici emanetlerdir. Sonsuz bir yasanti ve mükemmel bir yaratilis ise yalnizca ahirete mahsustur. Bir ayette söyle denir:

Size verilen herhangi bir sey, dünya hayatinin ****i (kisa süreli faydalanmasi)dir. Allah katinda olan ise, daha hayirli ve daha süreklidir. (Bu da) iman edip Rablerine tevekkül edenler içindir. (Sura Suresi, 36)
Bir baska ayette, dünyanin gerçek mahiyeti söyle anlatilir:
Bilin ki, dünya hayati ancak bir oyun, '(eglence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranizda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çogalma-tutkusu'dur. Bir yagmur örnegi gibi; onun bitirdigi ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hosuna gitmistir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsin ki sapsari kesilmis, sonra o, bir çer-çöp oluvermistir. Ahirette ise siddetli bir azab; Allah'tan bir magfiret ve bir hosnutluk (riza) vardir. Dünya hayati, aldanis olan bir ****dan baska bir sey degildir. (Hadid Suresi, 20)

Kisaca bu dünyada Allah sonsuz kudret ve bilgisinin bir göstergesi olarak birçok güzellik, sanat ve harikalik ile çok çesitli kusur ve eksiklikleri de ayni anda yaratmaktadir. Mükemmellik ve kalicilik bu dünyanin kanununa aykiridir. Gelisen teknoloji de dahil olmak üzere, insan aklinin düsünebilecegi hiçbir sey Allah'in bu kanununu degistiremeyecektir. Böylece insanlar bir yandan ahireti özleyip ona kavusmak için çabalasinlar ve Allah'a gereken sükür ve takdiri göstersinler. Bir yandan da bunlarin gerçek yerinin bu geçici dünya degil, eksik ve kusurlardan arindirilmis ve müminler için hazirlanmis ebedi cennet hayati oldugunu anlayabilsinler. Kuran'da, bu gerçek çok açik bir biçimde özetlenir:

Hayir, siz dünya hayatini seçip üstün tutuyorsunuz. Ahiret ise daha hayirli ve daha süreklidir. (A'la Suresi, 16-17)
Bir baska ayette ise, "gerçekten ahiret yurdu ise, asil hayat odur" (Ankebut Suresi, 64) denir. "Asil hayat"imiz olan ahiret ile geçici bir yurt olan dünya arasinda, perde kadar ince bir sinir vardir. Ölüm, iste bu perdeyi kaldiran araçtir. Ölümle birlikte bu dünya ve bedenle olan iliski kesilecek, yepyeni bir yaratilisla sonsuz hayata baslangiç yapilacaktir.
Ölümle birlikte baslayacak olan hayat gerçek hayattir. Eksiklik, kusur, geçicilik dünyaya ait kanunlardir. Gerçek kanunlar; kusursuzluk, ölümsüzlük, mükemmellik üzerine kuruludur. Bir baska deyisle, normal olan, bir çiçegin hiç solmamasi, bir insanin hiç kirlenmemesi, hiç yaslanmamasi, bir meyvenin hiç çürümemesidir. Asil kanunlar, insanin her istediginin aninda gerçeklesmesini, insanin hiçbir aci ve hastalik yasamamasini, hiçbir zaman üsümemesini, ya da terlememesini gerektirir. Ancak asil kanunlar, asil hayatta; geçici kanunlar da geçici olan bu dünya hayatindadir. Bu dünyada yasanan tüm eksiklik ve kusurlar, asil kanunlarin özel olarak bozulup, yerlerine geçici kanunlarin konmasiyla olusmaktadir.

Asil kanunlarin yurdu, yani ahiret ise sanildiginin aksine uzakta degildir. Allah diledigi an insanin buradaki yas----- son verip, onu ahirete geçirebilir. Bu geçis, bir göz açip-kapamasi kadar çabuk gerçeklesecektir. Rüyadan uyanmak gibi... Ölümle birlikte sona erecek olan dünyanin, ahirete göre ne denli kisa oldugu Kuran'da söyle anlatilir:
Dedi ki: "Yil sayisi olarak yeryüzünde ne kadar kaldiniz?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazi kadar kaldik, sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnizca az (bir zaman) kaldiniz, gerçekten bir bilseydiniz," "Bizim, sizi bos bir amaç ugruna yarattigimizi ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceginizi mi sanmistiniz?" (Müminun Suresi, 112-115)
Ölümle birlikte rüya sona ermis ve gerçek yasam baslamistir. Yeryüzünde "bir gün ya da bir günün birazi kadar", hatta "bir göz çarpmasi" kadar kalmis olan insan, yaptiklarinin hesabini vermek üzere Allah'in huzuruna çikar. Eger dünyada iken ölümü aklinda tutmus, Allah'a kavusacaginin bilincinde olmus ise, kurtulacaktir. Kuran'da "kitabi sag eline verilen" bu kurtulmuslarin söyle diyecegi haber verilir:
"... Alin kitabimi okuyun. Çünkü ben, gerçekten hesabima kavusacagimi sanmis (anlamis)tim." (Hakka Suresi, 19-20)

Ölümden Ibret Almayanlarin Dünya ve Ahiretteki Durumlari
Insanlarin çogunda "ölüm yasamin bittigi andir" seklinde eksik ve yetersiz bir inanis vardir. Oysa biraz daha derin düsünülse ölümün diger bir hayatin da basladigi an oldugu anlasilacaktir. Bu eksik bakis açisi yüzünden, inkar edenler hedefledikleri herseyi dünyadaki kisa sürenin içine sigdirmaya çalisirlar. Ahireti tanimayanlarin, bu dünyadan gözü kapali bir sekilde sinir tanimadan yararlanmak istemelerinin sebebi de budur. Bunlar ölümle birlikte, herseyden mahrum kalacaklari endisesiyle, dogru-yanlis ayrimi yapmadan yasamaya, bu dünyadan maksimum derecede faydalanmaya, nefislerini tatmin etmeye çalisirlar. Önlerinde çok uzun yillarin var olduguna kendilerini inandirip, uzun vadeli planlar pesinde kosarlar. Böylelikle kendilerini çok akilli, Allah'a ve ahiret gününe inanci tam olan ve ölümden sonrasi için hazirlik yapan müminleri de akilsiz olarak görürler. Bu, seytanin insani aldatmak için kullandigi en klasik yöntemdir. Seytanin inkarcilar üzerinde uygulamak istedigi oyununu Allah Kuran'da su ayetlerle haber verir:

Süphesiz, kendilerine hidayet açikça belli olduktan sonra, gerisin geri (küfre) dönenleri, seytan kiskirtmis ve uzun emellere kaptirmistir. (Muhammed Suresi, 25)
(Seytan) Onlara vaadler ediyor, onlari en olmadik kuruntulara düsürüyor. Oysa seytan onlara bir aldanistan baska bir sey vaat etmez. (Nisa Suresi, 120)
Bu dünyada sonsuza dek yasayacakmis gibi mal ve servet biriktiren inkarcilar, hayatlarini mal ve evlat çoklugu ile övünecekleri bir yaris haline getirirler. Bu sahte üstünlügün verdigi gurura kapilarak ahiretten tamamen uzaklasirlar. Ancak içinde bulunduklari büyük yanilginin kendilerini nereye dogru yönlendirdigi, ayetlerle açikça bildirilmistir:
Onlar saniyorlar mi ki, kendilerine vermekte oldugumuz mal ve çocuklarla, biz onlarin hayirlarina kosuyoruz (veya yardim ediyoruz)? Hayir, onlar suurunda degiller. (Müminun Suresi, 55-56)

Su halde onlarin mallari ve çocuklari seni imrendirmesin; Allah bunlarla ancak onlari dünya hayatinda azaplandirmak ve canlarinin onlar küfür içindeyken zorlukla çikmasini ister. (Tevbe Suresi, 55)
Allah insana, imtihan için gönderildigi bu dünyada ölümü ve ahireti düsündürecek pek çok mesaj gönderir. Bir ayette, insana uyari olsun diye verilen belalara dikkat çekilir:
Görmüyorlar mi ki, gerçekten onlar her yil, bir veya iki defa belaya çarptiriliyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve ögüt alip (ders çikarip) düsünmüyorlar. (Tevbe Suresi, 126)
Gerçekten çogu insan, sik sik tevbe etmesine, ögüt alip düsünmesine vesile olacak belalarla karsilasirlar. Bunlar, ayette denildigi gibi yilda bir kaç kez karsilasilabilen büyük belalar ya da günlük küçük sikintilar olabilir. Insan kaza, sakatlanma ve ölümle sonuçlanan birçok olaya tanik olur. Gazeteler ölüm haberleriyle, ilanlariyla doludur. Insana düsen, bu tip olaylarin kendi basina da gelebilecegini, her an kendi imtihaninin da sona erebilecegini hatirlamak, hemen Allah'a siginip bütün samimiyeti ile bagislanma dilemektir.

Müminlerin gördükleri olaylardan aldiklari ders ve ibret kalici olur. Fakat, ayni olaylarin iman etmeyenler üzerindeki etkisi ve bunlara verdikleri tepki çok daha farklidir. Inkarcilar kendilerinde uyandirdigi dehset hissinin bir sonucu olarak ölümün gerçekligini kabullenmeyerek ya da unutmaya çalisarak kendilerini rahatlatmak için ugrasip-dururlar. Ancak bu yaniltici metodla kendilerine zarar vermekten öteye gidemezler. Çünkü Allah, "Onlari adi konulmus bir süreye kadar ertelemektedir" (Nahl Suresi, 61) ve bu süre sandiklarinin aksine aleyhlerine islemektedir. Kuran'da söyle buyrulur:
O küfre sapanlar, kendilerine tanidigimiz süreyi sakin kendileri için hayirli sanmasinlar, biz onlara, ancak günahlari daha da artsin diye süre vermekteyiz. Onlar için asagilatici bir azap vardir. (Al-i Imran Suresi, 178)
Ölüm en yakinindaki kimseye isabet ettiginde bile bu uyariyi hiç üzerine alinmayan, bundan bir ögüt ve ders çikaramayan gaflet içindeki insan, günün birinde kendisi ölümle karsi karsiya kalsa, içinde bulundugu durumdan kurtulmak için bir anda dünyanin en ihlasli insani haline geliverir. Kuran'da bu psikoloji bir örnekle söyle tasvir edilir:
Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulundugunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çilginca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onlari kusativerir; onlar artik bu (dalgalarla) gerçekten kusatildiklarini sanmislarken, dinde O'na 'gönülden katiksiz baglilar (muhlisler)' olarak Allah'a dua etmeye baslarlar: "Andolsun eger bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana sükredenlerden olacagiz." (Yunus Suresi, 22)


Ancak bu insanlar, Allah, kendilerini kurtardiginda tekrar eski gafletlerine geri döner ve Allah'a verdikleri sözü unutarak, en ufak bir vicdani rahatsizlik duymadan sahtekarlik ve nankörlüklerini ortaya koyarlar. Oysa bu sahtekarliklari, kiyamet günü kendi aleyhlerine bir delil olacaktir. Ayetin devaminda söyle denir:
Ama (Allah) onlari kurtarinca, hemen haksiz yere, yeryüzünde taskinliga koyulurlar. Ey insanlar, sizin taskinliginiz, ancak kendi aleyhinizedir; (bu) dünya hayatinin geçici ****idir. Sonra dönüsünüz bizedir, biz de yaptiklarinizi size haber verecegiz. (Yunus Suresi, 23)
Bu psikolojideki insan, ümitsiz bir çabayla ayni sahtekarligi ölüm esnasinda da dener. Fakat kendisine taninan süre artik sona ermistir:
Sonunda, onlardan birine ölüm geldigi zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride biraktigim (dünya)da salih amellerde bulunayim." Asla, gerçekten bu, yalnizca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onlarin önlerinde, diriltilip kaldirilacaklari güne kadar bir engel (berzah) vardir. (Müminun Suresi, 99-100)

Inkarcilarin bu tutumunun Allah'in huzurunda bile devam ettigini görürüz. Bu durum ayatlerde söyle haber verilir:
Suçlu-günahkarlari, Rableri huzurunda baslari öne egilmis olarak: "Rabbimiz, gördük ve isittik; simdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalim, artik biz gerçekten kesin bilgiyle inananlariz" (diye yalvaracaklari zamani) bir görsen... Öyleyse bu (azab) gününüzle karsilasmayi unutmaniza karsilik azabi tadin. Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptiklariniza karsilik ebedi azabi tadin. (Secde Suresi, 12-14)
Ayni sonuçsuz çirpinislarin cehennemde de devam ettigini haber veren ayetler söyledir:
Içinde onlar (söyle) çiglik atarlar: "Rabbimiz, bizi çikar, yaptigimizdan baska salih bir amelde bulunalim." Size orda (dünyada), ögüt alabilecek olanin ögüt alabilecegi kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmisti. Öyleyse (azabi) tadin; artik zalimler için bir yardimci yoktur. (Fatir Suresi, 37)

Ahiretteki bu ümitsiz çirpinislar ve aci sonuç, hep insanin dünyanin gerçek amacini ve degerini takdir edemeyisinden kaynaklanir. Iman etmemis insan; dünyadayken Allah'in etrafinda yarattigi hikmetli olaylardan ibret almaz, Allah'in gönderdigi uyarilari dinlemez, vicdanini bastirarak anlamazliktan, görmezlikten gelir, ölümü kendinden çok uzakta görür, Allah'in rizasi degil, nefsinin istekleri dogrultusunda hareket eder. Tüm bunlar, sonunda geri dönüsü olmayan ölüme hazirliksiz yakalanmaya ve yukaridaki ayetlerde geçen umutsuz duruma düsmeye sebep olur. Bu nedenle ölüm gelip uyandirmadan gafletin derin uykusundan uyanmak gerekir. Çünkü ölüm aninda uyanmak insana hiçbir fayda saglamayacaktir. Allah bu durumdan insanlari söyle sakindirir:

Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakin bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rizik olarak verdiklerimizden infak edin. Oysa Allah, kendi eceli gelmis bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yaptiklarinizdan haberdardir. (Münafikun Suresi, 10-11)
Biraz akli olan insanin yapmasi gereken, ölümden sürekli kaçmak degil onu her an hatirda tutmaktir. Ancak bu sekilde gerçek hedefinin bilincinde olarak hareket edebilir, nefsinin ve seytanin kendisini bu geçici dünya hayati ile aldatip oyalamasina izin vermez

SeVaLCaN
Uzman-Üye
Uzman-Üye

Anzahl der Beiträge : 433
Alter : 43
Anmeldedatum : 30.01.09

Nach oben Nach unten

Nach oben

- Ähnliche Themen

 
Befugnisse in diesem Forum
Sie können in diesem Forum nicht antworten